Tuesday, March 20, 2007

Dubai'den cagri birak yarin aksam evdeyim.

Eski bir "kankamin" ilginc bir web sayfasi var. En basindan beri takip ediyorum yazdiklarini pek eglenceli ve egitici buluyorum. Tabi egitmek istedigi konuda degil. Kendisi guzel akilli seksi bankaci egitimli vesaire bi kadin. Kendi gibi arkadaslari da var. Super yani. Okuyun ogrenin.

Son yazisi gozlerimi yasartti. Baslik "Gunumuz iliskileri ve beklenti faktoru". Son yazdigi 2 paragrafa gercekten katiliyorum(sarcasm yok burda).

Ilk defa kadinlarin ne istedigini, ne hakkettigini dusunmeye ara verip erkek gozunden de bakmaya calismis. Ilk defa oldugunu erkeklerin beklentileriyle ilgili yazdiklarindan anladim.

Zira 10 maddeyi geceyim diye kasmis kuru kalabalik olmus. Yazdiklarina bir bakalim.

1) yemek yapsın: annem beni 30’una kadar elleriyle beslemiş, neyi nasıl sevdiğimi bilir. karımdan da aynı performansı beklerim. işten geç çıkıyor olabilir ama akşamları benim önüme sıcak yemek koymak kadınlık görevidir.

Kadinin yemek yapmasi tabi her erkegin hosuna gider. Ama yemek yapsin lafinin yanina yazdiklarinin abarti oldugunun, daha dogrusu yazdiklarini okuyanlarin o tur beklentilerden cok uzak oldugunun farkindasindir. Isten gec ciksa da onemli degilmis, kadinlik goreviymis falan filan, abartmissin. Ev butcesine katkida bulunan bir kadindan, isten gec donmesine ragmen kimse boyle birsey istemez. Isteyen de okuzdur. Tabi erkek isten 22:00 de kadin 17:00 de donuyorsa. Evet bekler erkek..

2) huzur versin: her şeye dırdır etmesin. zaten bütün gün işyerinde kafam şişiyor, bir de evde çekemem. evime geldiğim an huzur bulmalıyım.

Akli basinda olan hicbir erkek hic dirdir etmeyen, her daim huzur veren bir kadin olmadigini bilir. Bu yonde bir beklenti de sacmaliktir. Bir kadin dirdir etmese de en sakin adami delirtecek 2 gun surat yapma yetenegine dogustan sahiptir. Bu olay da kadinin dirdir etmedigi zamanlara denk gelir. Bu madde bir oncekinden daha basarili , kabul ediyorum. Evet herseye dirdir eden kadin istemeyiz.

3) yatakta iyi olsun: istediğim an hazır ve nazır olsun. olmazsa da orta yaş bunalımım esnasında neden temizlikçiyle yattığımı sormasın (...)
4) iyi aile kızı olsun: benden başka erkek görmemiş olsun, gözü açılmamış olsun. ne normaldir, ne değildir anlayamasın.

3 ve 4 e beraber bakmak lazim.

Erkeklerde normal bir cinsel hayat beklentisi kadinlarinkinden daha fazla degildir. Kadin kismi derdi oldugunda surat yapip birsey soylememe huyunu biraktiginda 2 taraf konusup anlasabilir.

Isin cinsellik yonunden bakarsak, itiraf edeyim, kendim dahil simdiye kadar tanidigim hicbir erkek,

“ Abi Derya dan cok hoslaniyorum cunku o Ayse gibi degil. 12 kisiyle yatmis acayip tecrubeli.(5 ciddi erkek arkadas, 7 one night stand)Yatak ta herseyi benden beklemiyor. Hem onun gecmisini niye sorgulayayim ki, onu bana getiren gecmisi alnindan operim ben.”

Tarzinda birsey soylemedi. Soylendigini de duymadim. Yazildigini gordum ama acik goruslu! , modern! platformlarda. Ha evet sorun etmem diyen cikabilir, siz bir de ona hangisini tercih edersin diye sorun.

Samimi olmak gerekirse, hicbir erkek sevdigine bir baskasinin elinin degmis olmasi gerceginden hoslanmaz ama uc noktalarda olmadikca kabul edebilir. He ayrica bu konuda yalan soylemenizi tavsiye etmiyorum cunku acik verirsiniz, herifte essek degilse anlar zaten.

Ama hatunlara tavsiyem evlenmeden once 1,2,3 tane erkek arkadas edinmeleridir. Geri donusu olmayan bir karar vermeden once biraz tecrube kazanmak iyidir. (sizin icin en azindan)

Erkek cok kadinla oluyor da iyi oluyor kadin olunca orospu oluyor haksizlik bu geyigiyle gelmeyin. Evet bu boyle bunu bu sekilde kabul edin baska sansiniz yok.

Cunku kadin ve erkek esit degildir.

5) ekonomik özgürlüğü olsun: benim elime bakmasın. kendi ayakları üzerinde durabilsin.

Karim para kazansin, zengin olsun yoksa olmaz diyen kac tane adam gordunuz? (Adam dedim adam. ) Ekonomik sikinti cektigi icin karisindan ayrilan kac adam gordunuz ? Kiz arkadasinin arabasindan bahseden, gurur duyan kac tane adam gordunuz ? Karisinin kendine aldigi pahali hediyeyi gururla arkadaslarina gosteren kac adam gordunuz ?

Siz hic adam gordunuz mu ?

6) çocuklarıma anne olsun: soyumu devam ettirsin, çocuklara baksın evi çekip çevirsin. temizliği, ütüyü falan saymıyorum bile.

Evet soyumuz devam etsin, evet cocuklara baksin bunlar olmazsa olmaz. Insaf ayrica. Siz yururken kiviran, makyaj yapan, biri bagirdiginda aglayan bir erkekten ne kadar hoslanirdiniz.

7) taş gibi olsun: her daim bakımlı olsun, çekici olsun. sıfır beden giysin.

Bakimli olsun evet, koltuk altinda killar olmasin. Dikkat etsin kendine. De.. zaten siz erkekli ve ya erkeksiz devamli bunlarla ugrasiyorsunuz. Biz isteyince mi zulum oluyor.

8) ağırbaşlı olsun: öyle her ortamda çok konuşmasın, bunu takiben oturmayı kalkmayı da bilsin. hanım hanımcık olsun.

Her ortamda konussun. Ne dedigini bilsin. Evet oturmayi kalkmayida bilsin. Allah belamizi versin ne cok sey istiyoruz sizden be.

9) aklımı okusun: sinirlenebileceğim dünya saçması şeyleri tahmin etsin, ona göre davransın. kimseye bu saatten sonra kendimi anlatamam.

Bunu yemin ediyorum ilk defa goruyorum. Biz erkekler konusuruz bir sikintimiz, istegimiz varsa.. Herhalde yanlislikla yazdin.

10) sadık olsun: zaten olmazsa fururum.

Evet.



Genel olarak kendinizle kendi isteklerinizle o kadar mesgulsunuz ki. Erkeklerden haberiniz bile yok. Erkekleri, a$k basligi altinda - haftanin pozisyonu - oral seksin incelikleri - yatakodasi sirlari gibi alt basliklar olan dergilerden okuyorsunuz. Allah akil fikir versin.





Yukarida ki video da o "bilinmeyen adamlar"la ilgili. Belki aklinizda yeni bir pencere acar ve bile bile kendinizi mutsuz etmekten vazgecersiniz.


Saygilar,



Ps:Hatiratirim bu benim "erkekler ne ister" yazim degil.Baska bir yazi uzerine yorum.

Wednesday, October 18, 2006

Orhan Pamuk ve Fransa uzerine kisaca,

Orhan Pamuk'un nobeli ne sekilde aldigi hakkinda fikir yurutemeyecegim hicbir kitabini okumadigim icin. Sadece o laflari etmeyip nobeli alsaydi da bende co$saydim gurbet ellerde diyebilirim.

Biz de ki her dusunceyle alakali mahkemeye heyet gonderip izleyen Avrupanin 2 yuzlulugu uyuyan Turk halkini iyice uyandirmistir. Bu yuzden memnunum. Insan haklari gucluler icindir arkadaslar. Guclenmeden hicbir hak pesinde kosmasak iyi olur uluslararasi iliskilerde. Hersey aslinda gayet basit. Guclu olan kurallari koyar ve daha guclu olur. Bizim gibi gelismekte olan ulkelerin yolu da ulusal birlikten, vatan sevgisinden gecer. Ulusalcilik ve gelismislik arasindaki iliski bircok filozof, sosyolog tarafindan onaylanan teorilerle de desteklenir. Tabi tam gelismeden sonra ulusalciligin azalmasida kacinilmazdir. Iste o noktadan sonra tam avrupali olmak pesinde kosabiliriz. 1. dunya ulkesi olmadan cogu gereksiz insan haklari, dusunce ozgurlugu bizim gucumuzu kaybetmemize yol acar.

Cok daha basitce Birlik=> Turkiye menfaati=> zenginlik => dusunce ozgurlugu..

bu da benim nacizane dusuncemdir,

saygilar..

Tuesday, September 12, 2006

Guzel bir cevap

Asagida ki yaziyi yorum yapmaya gerek duymadan kelimesine dokunmadan http://www.milliyet.com.tr/2006/09/12/son/sontur08.asp
adresinden kopyaladim.

GAZİ ASTSUBAY’DAN ANLAMLI SÖZLER


ABD Konsolosunu dernek binasında karşılayanlar arasında Gazi Astsubay Murat Caner de vardı. Irak’ın kuzeyinde 1997 yılında düzenlenen operasyonda yaralanan ve sakat kalarak tekerlekli sandalyeye mahkum kalan gazi astsubay Murat Caner de sorduğu soru ve konuşmalarıyla Green’in şaşırtıp, ziyaret sırasında dernekte bulunanları duygulandırdı.
Green’e, "Şu anda benim sizi ayakta karşılamamı ister miydiniz?" sorusunu yönelten ve karşılığında da "elbette" cevabı alan Caner, şunları söyledi:
"Biz,Biz Türkler konuklarımızı ayakta karşılarız. Biz size Kore’de destek verdik ve orada yüzlerce askerimizi şehit verdik.
Eğer siz de bize destek olup terörle mücadele konusunda politik ve askeri konularda işbirliği yapsaydınız, ben sizi bugün oturarak değil, ayakta karşılıyor olacaktım." Konsolos Eric Green bu sözler üzerine hiçbir şey diyemedi sadece Gazi Murat Caner'in elini tuttu.

Friday, September 08, 2006

Helal olsun Miranda Devine'a

Baska yazilarla ugrasirken bir arkasimin ilgilenecegimi dusunup gazeteden kesip getirdigi bir yaziyi sizlerle paylasayim dedim. Avustralya'da kafasi calisan insanlar bu konuya yeni yeni egilmeye basladilar. Bundan 5 sene evvel ayni seyleri sagda solda soyledigimde piskopat musluman damgasi yeyip oturuyordum. Aklin yolu bir.

Bu konu Turkiye'de de cok ciddi boyutlarda. Burada ki gibi rainbow olayi yok daha ama o da olacak. Her turlu igrencligi modernlik diye yiyor gencligimiz. Yediren kadar yiyende essek. Bende onlarla ayni ortamda buyudum. 26 yasindayim.Bu konu da daha kapsamli bir kac sey yazacagim daha once su Avustralya'da Yasam yazilarini bitirmem gerekiyor.

This article is taken from The West Australian Friday, September 8, 2006.

HE Prime Minister, John Howard, prompted an angry backlash last week when he told talkback radio that he wanted all Muslims to integrate fully into Australian society, learning English and "accepting Australian values". "In certain areas, such as the equality of men and women … people who come from societies where women are treated in an inferior fashion have got to learn very quickly that that is not the case in Australia."

Which is all very well, but is it any wonder some Muslim families might want to segregate their daughters from the raunch culture that has engulfed the 21st-century West, in which a girl's worth is measured by her "hotness", 10-year-olds learn the art of "turkey slapping" from Big Brother, and schoolgirls have breast augmentation so they can look like Pamela Anderson.

Why would you want to integrate your eight-year-old daughter into a culture that seems to take its decadent cue from Paris Hilton, when your religion offers an apparent safe haven?

Better to dress little Fatima in a burqa and keep her away from the "infidel" girls at school in an attempt to preserve her innocence as long as you can. Better yet, send her to an Islamic school so she won't be polluted by association.

When you feel powerless to protect your family against the onslaught of marketeers sexualising pre-teens, suddenly the fundamentalist ravings of imams such as Melbourne's radical Sheik Mohammed Omran against the "Bondi Beach people" might begin to look somewhat rational.

It is not a recipe for social harmony, of course, but most conversations about Muslim integration into the West seem to ignore this elephant in the living room.

"Most Muslims who have migrated to this country have been shocked by how universal values [and] gender etiquettes lasting a thousand years have been tossed aside in an orgiastic free-for-all in the last 20," Salmaan, a Muslim Australian who does not own a TV, wrote in an email to me last year. "This is not what my parents expected when they came."

Integration is not just about accepting female equality, as the Prime Minister suggests, but about the willingness of moderate Muslim families to trust their daughters to a culture that seems to tolerate the premature sexualisation of girls.

Anecdotes from the adolescent front line suggest their angst is not unfounded.

For instance, a year 8 student, aged 15, attending a Sydney private girls' school has apparently been given permission to sleep with her boyfriend in the family home at weekends. Since the peer group moves in concert, other parents despair at their ability to rein in their 14- and 15-year-old daughters while competing with such a lenient model of parenting.

Schoolgirls as young as 14 are now giving oral sex to boys as casually as their parents used to "pash" at the same age. It is a badge of honour.

One practice said to be popular is the "rainbow", in which a group of girls wearing different coloured lipsticks "brand" a boy's penis.

Bill Clinton may have started the trend but oral sex is no longer regarded as "sex" for teenagers. As Good Weekend revealed in February, "Oral sex has become the new pre-sex sex … With some younger girls, it's one of the first things they do at parties these days. They get really trashed and give the boys blow jobs in the cupboard and then they talk about it at school the next day."

The raunch culture leads these girls to believe they are empowered and in control because they are initiating the action. It suppresses the truth that they are demeaning themselves by reducing sex to servicing a male, encouraging him to believe that women exist to satisfy his sexual needs without reciprocation.

The problem, as the adolescent psychologist Dr Michael Carr-Gregg has been telling groups of parents at schools around Sydney recently, is that puberty today starts earlier than ever, leading to a disconnect between a girl's physical and emotional development. In the 1830s, the average age for the start of menstruation was 17. Today it is 13, and there are countless theories why, from a sexualised culture to absent fathers and hormones in food.

One school of thought holds that the concept of adolescence is an artificial, modern construct and therefore early puberty just means that children are becoming adults earlier, and so on.

But new brain research, led by the American neuroscientist Dr Jay Giedd from the US National Institute of Mental Health, has challenged previous assumptions that human brain development was finished by about age 12. Using MRI technology to scan 1800 adolescent brains, Giedd has tracked long-term structural changes during adolescence - what he described to Time magazine in 2004 as a "pruning" of the connections between brain cells.

So now we know that the reasoning portion of the adolescent brain, the pre-frontal cortex - which takes care of organising thoughts, suppressing impulses and weighing consequences - is not fully developed until well into the 20s. Hence the gap between a teenager's experiences and her ability to manage them is growing, with the sort of consequences Carr-Gregg describes in his latest book, The Princess Bitchface Syndrome.

"Adolescents do not have the same ability as adults to control their impulses and make sound decisions, which in turn means there is no point in judging their actions from an adult perspective," he writes.

Adolescence wasn't invented yesterday but, as Carr-Gregg says, "our teenagers are victims of the world around them; its materialism; its obsession with sex; its messed-up and ill-informed though well-intentioned adults".

In fact, plenty of non-Muslim parents would like to segregate their daughters from the raunch culture, if only they could think of a way to do so. But they also know their daughters need to engage with the world and their peers if they are to become socialised.


By Miranda Devine.





I am thinking of discussing this issue later on myself.

Have a great day.


Saturday, September 02, 2006

Yurt disinda yasam ve ogrencilik

Ne yazik ki bir cok genc arkadas veya yasitlarim arada sirada da olsa bana "Oraya nasil gelebiliriz ?" ,"Yurt disina cikmak istiyorum, Avustralya nasil ?" ve benzeri sorularla geliyorlar. Ve bunlarin bir cogunun altinda da ogrenci olarak gelip bir yolunu bulup burada kalmak var.

Herne kadar 5-6 yildan sonra bu konudan bir ozet cikarmak zor gorunse de, yurt disinda 2 ay gecirip hergun birseyler sican( evet sican, sicmak) insanlardan daha yapici yazilar yazacagima inaniyorum. Dogal olarak bunlari tek bir baslik altin da yazmak yerine birkac bolumde yazmayi tercih ediyorum.

Avustralya'da her 1. dunya ulkesinde oldugu gibi bircok gurbetci Turk var. Turkiye'de duzenli bir hayati olupta varini yogunu satip gelenler de var, hic birseyi olmayip gemiyle kacanlarda, "kurdum ben asker beni dovuyoo" diye yalan soyleyip burada merhamet dilenen de.

Bu konuda tecrubeli olduguna inanan biri olarak yurtdisina cikmayi dusunen arkadaslara ilk ve en onemli onerim buraya ne nedenle gelmek istediklerini cok iyi dusunup tartmalaridir. Daha spesifik olup listelemek gerekirse, iyice dusunup cevap vermeniz gereken veremediginiz yerde 2 ulkeyi de cok iyi bilen birine( 30 yildir avrupada yasayana degil, 1 seneden kisa yurtdisinda kalmis birine de degil) bu sorulari sormaniz ve cevaplarini anlamaniz hayriniza olacaktir.

1) Turkiye'de sahip olmadiginiz neye sahip olacaginizi dusunuyorsunuz ?

2) Mevcut hayatinizda ve cevrenizde sizi rahatsiz eden etkenlerin gideceginiz ulkede olmadigindan ne kadar eminsiniz ? Nereden biliyorsunuz ?

3) Mevcut hayatinizda ve cevrenizde sizi rahatsiz eden etkenlerin gideceginiz ulkede yerini baska negatif etkenlere birakabilecegi (ki kesinlikle oyle olacaktir) bu yeni sikintilarin eskilerini aratabilecegini hic dusundunuz mu ?

Ilk etapta cevap verilmesi gereken sorular bunlar.

Sizi bu sorular disinda baska konularda da dusunmeye davet ediyorum. Avustralya'yi ornek olarak alarak, Turkiye'de ac acikta olmayan herhangi bir genc icin su yurt disinda egitim olayini biraz konusalim. Bircok konuda bu tur ulkelerin arasinda fazla fark yoktur. Duydugunuz, tahmin ettiginiz guzelliklerden baslayalim.

Hepimizin bildigi gibi Avustralya'nin ekonomik durum, Turkiye'dekinden cok daha iyidir. Ekonomi bir oyle bir boyle oynak degildir. Kimse kimseye kitap, kafa atmaz, atsa da bu ekonomide kriz yaratmaz.

Avustralya'nin alt yapisi gayet guzeldir, her sene ismini hatirlamadigim bi kurulus tarafindan yapilan en yasanabilir sehirler listesinin ilk 50 sinde Avustralya'dan mutlaka bir kac sehir vardir.

Avustralya'nin anadili ingilizcedir. Evet burada ingilizceyi Turkiye'de ogreneceginizden daha iyi ogrenebilirsiniz.

Kizlar tabiki .. Buranin kizlari kozmetik urunleriyle bizimkiler kadar hasir nesir degillerdir. Suratlarina 4 kat boya surup saclarini sarili siyahli bi renge boyamamalarina ve son modayi takip etmemelerine ragmen buranin kizlari bizimkilerden daha guzeldir.

Burada dunyanin bir cok ulkesinden, farkli kulturlerden gelen arkadaslar edinebilirsiniz.

Simdi birazda burada cekeceginizden emin oldugunuz konulardan bahsedelim.

Ilk geldiginiz zamanlar dil sorunu cekeceksiniz. Gunluk hayatinizi idare edecek kadar ogrendiginizde biraz rahatlayacak bu seferde daha fazlasini anlatamamaktan yada anlayamamaktan sikayetci olabilirsiniz.

Ailenizi , sevdiklerinizi ozleyeceksiniz.





Evet buraya kadar tam olmasa da cogu konuda hemfikiriz.

Simdi biraz gerceklerden bahsedelim sizin dusunduklerinizi goz onune alarak.

Siz buraya gelmek isterken, burada harcayacaginiz cogu paranin Turkiye'de kazanilmis olacagini, bu durumda harcamalarinizin ne kadar tutumlu olursaniz olun cok fazla olacagini hesap ettiniz mi?

Turkiye'de yapilmis hesaplar genelde buraya uymaz.

Ayrica bu ulkeye geldiginizde ve buyuk ihtimalle bu tur niyeti bulunanlarin cogu ogrenci olacaktir, ogrenci vizesiyle sadece haftada 20 saat calisabileceginizi hesaba katmaniz lazim. Bu durumda dil okulu haric olmak uzere, Legal ve illegal calistiginizi varsayarsak, herhangi bir universiteyi burada okuyup masraflarinizi da tamamen kendinizin karsilamasi da imkansiza yakindir. Tabiki bunu basaranlar vardir. Devamli calisarak yurtdisindan asil kazanciniz olacak dunya gorusunuzun gelismesini, insan tanimanizi azaltacaksiniz.Herseyin hesabini iyi yapmalisiniz.

Mutlaka eklenmesi gereken baska birsey de, buraya yeni geldiginizde yapabileceginiz cogu isin fiziksel isler olacagidir. Bu tur islerin bazi pozitif getirileri olacagi gibi negatif getirileride azimsanmayacak yogunlukta olacaktir.

Ayrica burada ogrenci vizesiyle bir mekan sahibi, masa basi is sahibi olmaniz mumkun degildir.

Yabanci bir ulkede, sadece sevdiklerinizi ozlemekle kalmayip ulkenizin en ufak ayrintilarini bile ozleyebilirsiniz. Buraya gelip bir sure kaldiginizda farkedeceksiniz ki Turkiye’de sikayet ettiginiz seyler artik sizin kisiliginizin bir parcasi olmus ve onlari bir sekilde ozluyorsunuz.

Yurtdisinda sik gorulen bir rahatsizlik ta ozel gunlerde yasayacaginiz rahatsizliklardir. Burada yasayacaginiz yilbasi, dogumgunu, yildonumu vs. dolayisiyla sizing en sikintili gunleriniz olacaktir. Zira ben bunu burada kutladigim ilk yilbasinda yasamistim. Bu nun farkli cesitlerini cevremde ki arkadaslardan duydum.

Bu ulkede zaten sevgi basli basina bir problemdir. Sevdiginiz insanlardan birinin basina birsey geldiginde yardimci olamamak, ailenizden biri vefat etse cenazesine bile katilamayacaginizi bilmek bambaska bir sikintidir.

Avustralya son gelismelerinde destegiyle hepten paranoyak bir topluma sahip olmasina ragmen sizin burada insanlara verebileceginiz fiziksel zarardan cok ekonomik zararlardan cekinir. Buraya gelmek icin vize basvurularina basladiginizda ne demek istedigimi daha iyi anlayacaksiniz. Alacaginiz saglik raporu dahi burada geberip onlarin basina is olmayacaginiza dair bir garantidir.

Sadece sunu aklinizdan cikarmayin ki siz Avustralya’ya bir yabanci olarak geliyorsunuz ve bu ulke Turkiye’nin de yapmasi gerektigi bir davranis sergileyerek kimin ulkeye ayak basacagina kendi iyiligi icin, ince eleyip sik dokuyarak karar vermektedir.

Keske bizde aynisini yapabilecek guce sahip olsaydik.


Bu giris bolumunu simdi kesiyorum, ileride eksik kalan bolumleri duzeltecegim.




(dipnot: bu yazinin tamami ve bu sitede ki diger yazilar Turkiye'de kisiligi oturmus 2 egitim sistemini de iyi bilen, Istanbul dogup buyumus olan ben tarafindan yazilmistir.Bunu belirtmek istememin nedeni, her durumun kisiye gecmise gore farklilik gosterebilecegidir. Elimden geldigince yazdiklarimin hangi durumlarda dogrulugundan emin oldugumu, hangi durumlarda ne tur farkliliklar gosterebilecegini yazmak istiyorum. Dolayisiyla, "Sen boyle yazmissin ama su soyle " diyeceginiz konularda hakli oldugunuz yerde duzeltmeleri yapacagim gibi haksiz oldugunuzu dusundugum yerlerde de cevap verecegimden emin olabilirsiniz. Lutfen bana "bizim bi dayioglu var soyle boyle olmus ona", "Benim bi arkadas var..." tarzi karsi fikirlerle gelmeyin zira tahammul edemiyorum o tur salakliklara.)

Savaşmayan asker gitsin bebek baksın

CHP Gençlik Kolları üyesi bir grubu büyükelçilik makamında kabul eden Lübnan’ın Ankara Büyükelçisi Georges H. Siam, son gelişmeler ve askerlikle ilgili ilginç değerlendirmelerde bulundu. İşte Siam’ın sözleri:

Savaş askerin şerefidir, gururudur. Hiçbir asker bundan kaçmaz. Askerler güvenlik ve istikrar içindir. Aksi takdirde gitsinler ’bebek bakıcılığı’ yapsınlar..... Türk askerini Lübnan’da görmekten memnuniyet duyacağız. Haberin ayrintisi burada.

Vay cakal, utanmazin yoruma bak. Turk askeride cok gaza geldi simdi. Her gun teror saldirilariyla karsi karsiya olan Turk askeri isi gucu yok kalkip kendi ordusunun ne ise yaradigi bir turlu anlayamadigim Lubnan'a gidecek. Bir densiz de boyle ileri geri konusacak. Bu buyukelcinin de rengi belli oldu. Allah bize sabir versin.

30 Agustos Torenleri sirasinda 4 gence linc girisimi

30 Agustos torenleri sirasinda ki linc girisimi hakli olarak bikkin, paranoyaklasmis halkimizin gosterdigi gereksiz bir davranistir. Gosteri yapan gencler acikca Lubnan'a asker gonderilmesine karsi ciktiklarini soyluyorlar. Her acilan pankartin, herhangi bir konuda bagiranin PKK li oldugunu dusunen halkimizda genclere saldiriyor. Genclerin soylediklerine katiliyorum fakat saldiran halkida suclayamiyorum. Yillardir solculuk adi altinda yapilan kurt milliyetciliginden, ayrilikci hareketlerden bikan halk artik isyan etme noktasinda. Paranoya had safhada. Her gun ard arda gelen Pkk saldirilarindan hepimiz biktik. Bu hassas donemde (ki tarihimizi az cok bilirim, pek hassas olmayan donemimiz olmamis.) Genclerin, her hangi bir konuda soyleyecegi olanlarin neyi nerede soyleyeceklerine dikkat etmeleri gerekiyor. Kurunun yaninda yasta yaniyor.

Friday, September 01, 2006

Selam

Blog kavrami ilk ortaya ciktigindan beri belli bir ise yarayacak bir amaca hizmet edecek bir fikir bulup onu isleyebilecegim, o konuda arastirma yapip insanlarla paylasacagim birseyler yazip insanlarla paylasmak istedim.

Sonuc olarak spesifik bir konu bulamayip sadece kafamdan gecenleri yazmaya karar verdim. Okuyan olur olmaz pek onemli degil. Bir kac kisi anlasin yeterli benim icin. Kafamdan neler geciyor neler dusunuyorum, bazen ben bile neyi ne zaman dusundugume sasiriyorum. Zamanla bir duzene girecegine inaniyorum yazilarimin. Zira yazi yazmak konusunda hic tecrubem yok. Ayrica imla ve yazim hatalarimi da simdiden hos gorun ve mumkunse beni uyarin ki duzeltebileyim.

Uzun zamandir yurtdisinda olmamdan dolayi Turkce karsiligi olan kelimeler yerine ingilizcelerini kullanabilirim, bu benim gorgusuzlugum degil, o kelimenin o an aklima gelen ilk kelime olmasidir. Ayrica cogu basligin ingilizce olmasinin nedeni ileride ingilizce yazilar da yazmayi dusunmemdir.

Simdilik bu kadar..